1 Haziran 2014 Pazar

Kırılgan Hayaller

İçimden geçenleri birebir yansıtan,duygu yüklü, yazılarıyla mest olduğum bir blog bu. Bahsettiğim bu güzel yazıların sahibi Atılay Aşkaroğlu. Bazen ben yazıya dökmek istemiyorum da hislerimi onun blogunu açıp bütün yazılarını saatlerce okuyorum sadece. Bu seferde kendim yazmayıp onun bir yazısını sizinle paylaşmak istedim. Keyifli okumalar.

Kırılgan Hayaller


                                                           BÖLÜM-1

            Kırılgan, bir deste hayalim var avucumda. Bir tren istasyonun-da, nereye gideceğini bilmediğim bir treni bekliyorum. Kendimi, bu istasyonda unutulmuş bir bavul gibi hissediyorum. Yolunu, sahibini kaybetmiş. Kime uzatırsam avucumdaki hayallerimi, rüzgârla uçup gideceğinden korkarım. Avucumdaki bu kırılgan hayallerim, gözlerin ardında kalır hep. 
            Sert bir rüzgâr eser istasyonda. Atkımı çıkarır, avucumdaki kırılgan hayallerime sararım. Benden arda kalacak tek şey o. Gittiğim yere götüremeyeceğim onları. Onunla çıkacağım bu yol, toz parçası gibi savurabilir ikimizi de. Bu yüzden o kalmalı, ben gitmeliyim.
            Sessizce fısıldadım kulaklarına, "Kalmam için bir sebep ver bana". Bir şeyler geveledi ağzında, fakat bunun rüzgârın uğultusu olduğunu anladım. Susuyordu. Kalmam için tek bir nedenim bile yok. Bunu  ikimizde biliyorduk. Sustuk.
            Trenin gelmesi asırlar alıyor gibiydi. Gelecek olan hiçbir tren, beni istediğim yere götürmeyecekti. İstediğim yere gidemezdim de zaten. Yasaklandı hayatım. Kurallarım çiğnendi, yıpratıldım, parçalandım. Varlığını hissettiğim sadece bu avucumdaki kırılgan hayallerim kaldı. Fakat onu terk etmek zorundayım.
            Ayrılık vakti geldiğinde atkımı onda bıraktım. Tren gözden kaybolana kadar gitmemesini istedim. Önemsendiğimi hissetmek istedim sadece. Bir bekleyenim olabileceğini düşünmek istedim. Sadece bir anlık...
            Vedalaşmadım onunla. Vedalaşmak, beni buraya bağlayacaktı. Gözyaşlarımı akıtacaktı. Böyle bitsin istemiyorum. Sırt çantamı alıp trene yöneldim. Trenin içine attığım ilk adım, bütün bedenimde zangırdadı. Geri dönüşü yok, kurtuluşu ya da kaçışı yoktu bunun. Kırılgan hayallerim yüzünden korkak olarak nitelendirildim. Kırılgan hayallerimdi önemsediğim.
            Trende geçici olarak sahip olduğum koltuğa oturduğumda, avucumda kalan tek bir kırılgan hayalime gözüm ilişti.
"Geri Dönebilmek" 

                                                                                               atilayaskaroglu@blogspot.com.tr