1 Haziran 2015 Pazartesi

Rengarenk Hayat



Kalabalıklar ardında bile saklı olan yalnızlığımla uyandım güne. Yine aynı sessizlik, yine aynı boğucu hava. Yatağımda doğrulup düşündüm uzun bir süre. Güneşli bir güne yalnız merhaba demenin hüznü içindeydim. Yalnızlığımla bugün ne yapsam diye düşündüm durdum. Yapabildiğim tek iyi şeyi, yazı yazmayı seçtim. Ama nafile kağıt önümde, kalem elimde sadece boş sayfaya bakıp duruyorum. Bir şey anlatmalıydım sana diye düşündüm Nereden başlayacağımı bilmeden sadece bir şeyler anlatmalıydım.Seninle bir gün konuşurum umuduyla günlerdir kafamda kurup duruyorum ne söyleyeceğimi. Olur ya dinlersin beni belki diye sayfalar dolusu konuşma hazırladım sonra. Kendimi toparladım ve aynanın karşısına geçtim ciddi bir yüz ifadesiyle ve bir o kadar da masum bir şekilde anlattım kendimi sana. Ne için konuşmadığımızı, hatta konuşmayı bırak neden yüz yüze bile bakmadığımızı düşünüp anlattım bir bir. Hayalimde o kadar güzel dinliyordun ki beni. Tamam dedim böyle dinlerse eskisi gibi bile olabiliriz.




Seninle o kadar güzel anılar biriktirdim ki, hatırladıkça güldü yüzüm. Sonra gidişin gelince aklıma ağlamaklı oldum. Gözlerim dolu dolu en dokunaklı şarkıları sırasıyla açttım.  Gerçekleri düşünürken bir an içim ürperdi. Gerçekleri düşünmek ne kadar da acı veriyor. Aslında her şey belli başı da sonu da belli, bitmiş bir şey için uğraş vermek benimki. Sonra vazgeçiyorum seninle konuşmaya. Konuşmayı en çok istediğim zamanlarda susmak zorunda olduğumu hissediyorum. Eğer konuşmak istersem dinlediğim şarkılar durdursun beni, ağlamam mani olsun seninle konuşmaya. Susuyorum kağıtlara kusuyorum içimi. Hissettiklerimi, istediklerimi, düşüncelerimi.  Aslında seni ve senli yalnızlığımı yazmak istiyorum. Seni yaşayamıyordum ve anca kağıtlara döktüğüm kadar hayatımda vardın. Ne zor şey seninle bir yalnızlığı paylaşmak. Seninle nasılda alışmışım yalnızlığa Sahi ya susmasaydım her şey rengarenk olabilir miydi?  





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder