13 Eylül 2015 Pazar

Sensizliği anlamak

Ben hep senden asla vazgeçemeyeceğimi düşünürdüm. Bana öyle umutlar verirdin ki sensiz bir an bile düşünemezdim. Söylediğin sözler, mimiklerin sanki hepsi doğruymuş gibi sanki sen gerçekten beni seviyormuşsun gibiydi. Ağzın o kadar güzel laf yapıyordu ki kanıyordum işte sana. Zaten beni sevmeni istiyordum bir de sen böyle şeyler deyince uçuyordum havalara. 


Sonra düşüncelere daldım. Bazı şeylerde bir terslik vardı. Biraz gözümü açınca farkettim ki bana özel yapmıyordun bu davranışlarını. Oysa ne kadar da güzel umut veriyordun bana. Ne hayaller kurmuştum o umutlarla. Ben bunları farkediğimde hayallerimde suya düşmüştü. Umutlarımın tükenmesini istedim sessizce. Hayatımdan sessiz sedasız çıkıp gitmeni. Öyle yaptın zaten. Büyük bir acıyla baş başa bıraktın beni. Ne kadar alışmıştım sana. Ne kadar da bir bütün olmuştuk halbuki. Tek istediğim artık hayatımdan tamamen çıkmandı. Tek bir şeyin bile seni hatırlatmasını istemiyordum. Ama sen her fırsatta hatırlattın kendini bana. Sanki hiçbir şey olmamış gibi, sanki beni hiç yaralamamışsın gibi. Her seferinde tekrar tekrar beni seviyormuşsun gibi hissettirdin. Ve ben sana hep mağlup oldum. Sana karşı gelemedim. 

En son bana mesajlar attığında, beni aradığında içimden bir şeylerin seni istemediğini hissettim. Her saniyemde seni düşünürken şimdilerde aklıma bile gelmemeye başladın. Ne kadar da basitmiş aslında sensizlik anladım. Biraz geç oldu ama anladım..

5 Eylül 2015 Cumartesi

Yazmak sana dair..

İnsan mutluyken yazamaz derler ya doğruymuş. Mutsuz olduğumuzda ya da moralimiz bozuk olduğunda kelimeler bir bir dökülürken dudaklardan kağıtlara, mutluyken kalemi elimize alamaz hale geliyoruz. Mutsuzken her anımızda yazı yazma isteği varken mutlu olduğumuz zamanda aklımıza hiçbir şey gelmiyor. Bu nedenden dolayıdır ki şiirlerde özlem, acı, hasret, aşk kokulu yazılar var.. Gözlerden yaş akarken ıslanan kağıda yazı yazmanın verdiği rahatlama var. Mutluyken gözlerimiz parlarken mutsuzken sığınacak tek yeri kağıtlarda buluyoruz. Ki bu yüzden insanlar üzgünken şaheser niteliğinde yazılar çıkıyor.. Hasret çekmeseydik veyahut aşk acısı yaşamasaydık nasıl çıkacaktı bu kadar eser?  Hep mutlu olsaydık ya da? Velhasıl mutsuz olmanında bir güzelliği var. İçimizdekileri dökmek için, insanlara haykırmak için bir uğraşımız var. Ne mutlu ki bize yazacak çok şey var..

1 Ağustos 2015 Cumartesi

İnsanlık

Bir balık olsam denizin derinliklerinde, özgürce yüzebilsem. Büyük balıklara yem olmadan, kendi başıma süzüle süzüle berrak sularda. Ya da bir kuş olsam havada özgürce uçabilsem. Yorulduğumda bir ağacın dalına konabilsem ya da bir sahilde kumların üzerine. Bir aslan olsam mesela ormanların kralı olup her istediğimi yapabilsem. Özgürce kükreyip özgürce koşabilsem. Mesela bir fil olsam istediğim gibi hareket etsem yavaş yavaş. Güzel anılar biriktirsem ve hiç unutmasam. Ya da bir koala olsam asla bırakmadan sımsıkı sarılsam ağaçlara. Mesela bir at olsam dört nala koşsam yorulmadan. Ya da bir maymun olsam saf saf hareketler yapsam ve kimse demese ne yapıyor bu diye. Mesela bir köpek olsam sevilsem hep ve şımarsam fazla sevgiden. Fakat insanız nihayetinde ne özgürce kanat çırpıp uçabiliyoruz ne de özgürce suyun derinliklerinde yüzebiliyoruz. İnsanız nihayetinde hiçbir hayvan kadar saf ve temiz olamıyoruz. Onlar gibi olmak isteyip duruyoruz sadece. Onlar gibi olmaya hiç çalışmıyoruz. Sadece onlar gibi olmayı istedikçe istiyoruz.

23 Temmuz 2015 Perşembe

Sonsuz



O kadar güzel bakıyorsun ki gözlerimin içine alamıyorum gözlerimi senden. Hep sana bakma isteği, hep seninle zaman geçirme isteği var içimde. Bir tek senin düşünceli konuşman beni mutlu ediyor. Bir tek seninle olmak mutlu ediyor. Sen üzgünken, moralin bozukken benimde suratım asılıyor, seninle biraz muhabbet etsek yüzümde güller açıyor. Ne yaptın bana bilemiyorum ama bildiğim tek bir şey var karamsar düşüncelerimden uzaklaştırdın beni çünkü seni düşünürken asla düşmüyor yüzüm.

Bu ne kadar sürecek bilmiyorum aslında bitsin istemiyorum. Uzaktan uzağa bile olsa seninle aynı yerde olduğumu bilmek bana yetiyor. Böyle mutluyum ve mutluluğumun böyle devam etmesini istiyorum. Aslında sonunu bile bile yine umutlandırıyorum kendimi. Bir platoniklik bu kadar mı güzel yaşanır! Yaşanıyormuş işte ellerine tutamadan yüzüne dokunamadan yaşanıyormuş anladım.

Şikayetim yok ama bu durumdan, dediğim gibi mutluyum. Mutlu olmak için birlikte olmamamıza da gerek yok belki birlikte olsak daha da zor olurdu bizim için sonu. Ben hayallerimde hep en güzelini hayal ettim, gerçekmişcesine düşündüm ve sonunda mutlu uykuya daldım. İnsan aslında böyle umutsuzluk içindeyken nasıl mutlu olmak için uğraşırmış anladım. Biraz pollyannacılık biraz hayal gücümle ben seninle mutluluğu bile yaşadım. Böylesi en güzeli, böylesi en zoru çünkü umutlar sonsuz ve ben sonsuzluğumda seninle güzel anılar biriktirdim hayatımda.

7 Temmuz 2015 Salı

Veda

Sana bir mektup yazmak istedim. Hiçbir zaman cesaret edip yüz yüzeyken söyleyemediğim şeyleri, kağıda döküp içimi rahatlatmaktı biraz benimki. Eskiye dönüp düşündüm. Keşke dedim, keşke söyleseymişim. Pişmanlığımı o gün anladım. Söylesem ne kaybederdim ki.. Ya istemezdin ya da yüzümü güldüren o istediğim şey gerçekleşirdi ve benim olurdun. Zaten söyleyememe rağmen yüz yüze bile bakmıyorken, ha o zaman kaybetmişim ha biraz daha geç ne fark edecekti ki..

Mektupta senden benden bizden bahsettim. Olmayan bizden.. Yıllardır kurduğum hayalleri sayfalarca yazdım sana. Yazdım ama benimki gerçekten de sadece hayallerden ibaretti. O mektup senin eline geçmeyecekti hiçbir zaman biliyorum. Kendi kendimi ne kadar umutlandırsam da kalbim asla kabul etmese de biliyordum birlikte olamayacağımızı.






Ben şimdi pişmanlıklarım ve keşkelerimle dolu hayatımda yaşamaya çalışıyorum. Beynimi karıncalandırıyor düşünceler, hayaller.. Gözümde canlanıyor bir bir yaşayamadıklarımız. İçimde bitmesi gereken o umut azalmıyor da gün geçtikçe daha da artıyor sanki. Seni hiç görmeden, sesini duyamadan, fotoğraflarına baka baka umudumu yitirmemeye çalışıyorum ama nafile.


Şimdi elimde fotoğrafın, iç çeke çeke bakıyorum gözlerinin içine. Söylemek istediğim çok şey varken anlamlı gözlerin izin vermiyor söyleyeceklerime. Bir veda etmeliydim artık sana bu mektup seninle ilgili son yazımdı benim. İçimi sayfalara kustum ve rahatladım. Bu uzun ve zor dönemi kağıtlara döktükten sonra kapatmak kolay olmayacaktı elbette ki ama alışacağım nasılsa.. Elveda..









1 Haziran 2015 Pazartesi

Rengarenk Hayat



Kalabalıklar ardında bile saklı olan yalnızlığımla uyandım güne. Yine aynı sessizlik, yine aynı boğucu hava. Yatağımda doğrulup düşündüm uzun bir süre. Güneşli bir güne yalnız merhaba demenin hüznü içindeydim. Yalnızlığımla bugün ne yapsam diye düşündüm durdum. Yapabildiğim tek iyi şeyi, yazı yazmayı seçtim. Ama nafile kağıt önümde, kalem elimde sadece boş sayfaya bakıp duruyorum. Bir şey anlatmalıydım sana diye düşündüm Nereden başlayacağımı bilmeden sadece bir şeyler anlatmalıydım.Seninle bir gün konuşurum umuduyla günlerdir kafamda kurup duruyorum ne söyleyeceğimi. Olur ya dinlersin beni belki diye sayfalar dolusu konuşma hazırladım sonra. Kendimi toparladım ve aynanın karşısına geçtim ciddi bir yüz ifadesiyle ve bir o kadar da masum bir şekilde anlattım kendimi sana. Ne için konuşmadığımızı, hatta konuşmayı bırak neden yüz yüze bile bakmadığımızı düşünüp anlattım bir bir. Hayalimde o kadar güzel dinliyordun ki beni. Tamam dedim böyle dinlerse eskisi gibi bile olabiliriz.




Seninle o kadar güzel anılar biriktirdim ki, hatırladıkça güldü yüzüm. Sonra gidişin gelince aklıma ağlamaklı oldum. Gözlerim dolu dolu en dokunaklı şarkıları sırasıyla açttım.  Gerçekleri düşünürken bir an içim ürperdi. Gerçekleri düşünmek ne kadar da acı veriyor. Aslında her şey belli başı da sonu da belli, bitmiş bir şey için uğraş vermek benimki. Sonra vazgeçiyorum seninle konuşmaya. Konuşmayı en çok istediğim zamanlarda susmak zorunda olduğumu hissediyorum. Eğer konuşmak istersem dinlediğim şarkılar durdursun beni, ağlamam mani olsun seninle konuşmaya. Susuyorum kağıtlara kusuyorum içimi. Hissettiklerimi, istediklerimi, düşüncelerimi.  Aslında seni ve senli yalnızlığımı yazmak istiyorum. Seni yaşayamıyordum ve anca kağıtlara döktüğüm kadar hayatımda vardın. Ne zor şey seninle bir yalnızlığı paylaşmak. Seninle nasılda alışmışım yalnızlığa Sahi ya susmasaydım her şey rengarenk olabilir miydi?  





Yalnızlıkla geçen ömür

 Hani insanlar hep ilgilensin isteriz, hep sevsin isteriz. Belki sadece saatlerce konuşmak isteriz birisiyle. Bazen sıkı sıkı sarılıp öylece durmak.. Bazen birinin bizi fena halde sahiplenmesine ihtiyaç duyarız hatta. Yalnız kalmak istemeyiz. Olur ya en kalabalıklarda bile yalnız hissederiz. Göğüs kafesimiz sıkışır düşünmekten. Bu yalnızlık nereye kadar deriz bir rakı sofrasında. Sonucunu hiçbir şekilde bilmeden konuşuruz kendi kendimize. Geçecek deriz bir gün o gün gelmek bilmez. Mutlu insanlara bakıp imreniriz bazen. Bir 'ah' çekip yolumuza devam ederiz.  Dinlediğimiz her şarkıdan biraz bile olsa anlam çıkarırız burası beni anlatıyor diye.. O sahte gülen suratımızdaki maskeyi çıkarmak isteriz. Yalnızlık dışında her şeyi isteriz ama hep o denk gelir hayatımıza. Köşesinden kıyısından giriverir ve hiç beklemediğimiz bir anda mahveder bizi. Yalnızlık ne uçsuz bucaksız bir kelime öyle. Sonunun ne zaman olacağını hiç bilemeden mutsuz ve umutsuz yaşamak yalnızlık yüzünden.. Her zaman suratımızı asabilen ne garip bir duygu bu yalnızlık. Paylaşmak isteriz. Olmaz. İçimize atmak zorunda kalırız genelde. Ne doğru demiş şair '' yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz'' diye. Paylaşamayız ve yalnızlığa alışıp hayatımızı öyle idame ettirmeye çalışarak geçer ömrümüz
































25 Mayıs 2015 Pazartesi

Dualarımdan eksik olmayan

Gecenin 2.45i yine seni düşündüğüm dakikalardan biri. Rüyama gelsen diye dua ettiğim her gece gibi bir tekrar bu gece. Seni düşünmekten gözüme uyku girmemesine rağmen rüyamda seni görebileceğimi düşünmek bile mutlu ediyor beni. Böylesine buruk bir mutluluk benimki. Seni görmek ne kadar da uzak bir şey, ne kadar da yasaklısın oysaki!

Bir bilsen keşke her gece yatmadan dualarımdasın. Seninle başlayıp seninle biten yakarışlarımla nasılda istiyorum seni. O kadar, o kadar uzaksın ki bana rüyalarımda görme hayali bile yetiyor. Ne acı değil mi kendimi böyle tatmin etmem. Bir kere bile benimle ilgili hayal kurmayan biri için her gece dualar etmek ne gurur kırıcı. Her gece onunda duasında ben olayım demek ne kadar üzücü bir bilsen.. 

 Ben yarın gece yine aynı dualarımı, isteklerimi söylerken, yine gözlerimden yaşlar akarken bir umut daha taşıyacağım yüreğimde.. Hiç gelmeyeceğini bile bile dualarımdan eksik etmeyeceğim seni..  

4 Mart 2015 Çarşamba

İnce Çizgi


Sarmaş dolaş otururken birden bana ‘’ hayal et şimdi bir paraşütteymişiz gibi’’ dedi. Ürperdim korktum bir an, sonra onun yanımda olacağını bildiğimden cesurca hayal ettim o sahneyi. Hissettim o anı. Sonra aklıma geldi benim yüksekten korktuğum, gözlerimi açtım yavaşça bana bakıyordu. ‘’ssh kapat gözlerini ve hayalini kurmaya devam et ’’ dedi. Yüksekten korktuğumu bile bile neden bana böyle bir hayal kurduruyor ki diye düşündüm. Düşündükçe cevabını bulamadım aman dedim vardır bir bildiği. Vardı bir bildiği. O hayalde benden nasıl uzaklaşabileceğini hissettiriyordu bana. Paraşütte ikimiz, çok yükseklerdeyiz korkudan her yerlerimin titrediğini göre göre tutup korumuyordu beni. Ben ona sokulmaya çalıştıkça kaçıyordu benden. Şaşkın, korkulu gözlerle etrafa bakınıyordum. Ne yaptığını anlamlandıramadığım bir hayalin içinde tek başıma hissediyordum. Derken kurduğum hayalimde tektim artık. Göremiyordum onu, hissedemiyordum. Bir boşluktaymışım gibi hissettim, sanki biri gelip uçurumun kenarından itmişti beni. Gözlerimi açmak istiyordum ama ısrarla bu hayalin sonunu merak ediyordum. Ben korkulu gerçeğimle yüz yüzeydim hayalimde. Güvendiğim insanı hayalimde bile göremiyordum yanımda. Oysa şuan tamda sarmaş dolaş oturuyorduk kanepede. Birden aklıma beni ayrılığa hazırladığı geldi. Ya öyleyse diye düşünürken, gözlerim korkuyla açıldı. Gözlerimiz buluştu. Gerçekleri anlamış gibi söze atıldım. Susturdu beni.  İki dakika önce gülüp eğlendiğim kişi bir yabancıymış gibi gözlerini kaçırıyordu şimdi. Hani derler ya insanı en çok sevdiği üzer diye. Oysa beni ne kadar sevdiğini önemsediğini söylüyordu 10-15 dakika önce. Anılarımız, tecrübelerimiz vardı bizim. Söz vermişti hem bana daha neler öğrenecektik beraber daha neler yaşayacaktık. O söylemeden terk etmek istedim onu. Üzerime ağırlık çöktü yapamadım. Gözlerimden yaşlar akmak istedi durdurdum. Yağmurlu İstanbul gecesine ne de yakışır bir sahneydi bizimki. Saatlerce konuşmadan durduk dip dibe. Tek bir kelime bile çıkmadan oturduk saatlerce. Sigaranın biri bitti diğerini yaktı artarda. Oysa zaten o bırakıp gidecekti sigaraları neden o kadar çok içti ki? Söylenecek tek bir kelime bile yokken gözlerimiz konuşuyordu. Anlıyordum onu. Bana hayalimde hissettirdi biteceğini bu ilişkinin. Herkes yalnızlığı yaşamalı. İhtiyacı vardı yalnızlığa, bensizliğe. Üzerimde bir tişört ve eşofmanla bahar yağmurunun altına attım kendimi. İstanbul’un ara sokaklarında yağmura inat hızlı hızlı yürüyordum. Birilerine ihtiyacım olan bir anda o kadar yalnızdım ki. Öyle güzel anılar biriktirmiştim ki onunla hatırladım yalnızlığımda. Hatırladıkça güldü gözlerim. Anılarımı kaybetmemek için yalnız kalıyorum bu sefer. Onlar sahipsiz kalsalar yok olurlar çünkü.



22 Ocak 2015 Perşembe

Issız sokaklar




Yürüyorum ıssız sokaklarda gece yarısı. Kendi kendime konuşuyorum kısık sesle. İçimde kara bulutlar, dışarıda gök gürültüsü, yağmur var. Ben konuşuyorum ve sanki gök gürültüsü cevap veriyor bana. Yağmurla beraber ben de ağlıyorum. Islak ıslak süzülüyor yanaklarımdan damlalar. Yağmur bana eşlik edercesine hızlanıyor..

Sonra yine o aynı sessizlik. Aslında böyle sessizlikler zor bulunur, nadir olur. Habersizce kaplar ya her yanını. Bazen böyle sessizlikler uzun da sürer. Anlatacağın şeylerden bile uzun.. İşte ben böyle zamanlarda yalnızlığım duyulmasın diye şarkılar söylüyorum. Düşüncelere dalıyorum. Bir çocuk gibi masum oluyorum hatta. Hatırlayamadığın o güzel anıları gerçekmiş gibi düşünmeye çalışıyorum. Biliyorum sen gerçektin ama hayallerimi süslediğin gibi değildi gerçeğin..

En iyi yapabildiğim şeyi yapıyorum sonra; hayallerime sarılıyorum, gerçeklerden kaçıyorum. Yol çok kısa geliyor. Adımlarımı yavaşlatıyorum.Yağmur sanki yağmıyor, Gözlerimi açmaya korkuyorum. Uzaktan gülümsüyor bana hayallerim. Gözlerimden akan damlalara rağmen inatla gülümsüyor göz bebeklerim.

Bazen yalnızlık da paylaşılmalı.. Hatırlar mısın sevdiğim seninle bir kafede bazen hiç konuşmadan otururduk saatlerce. Sen konuşmadığın zamanlarda dayanılmaz bir sessizlik kaplıyordu etrafı. O dayanılmaz sessizliğe boyun eğmek yerine bağırmak istiyordum. Ama en çok sustuğun zaman anlıyordum seni.. Konuşsaydın eğer yalnızlığımızı paylaşamazdık. Baş başayız seninle ama bir o kadar da yalnız.

Koca bir karanlığa açıyorum gözlerimi. Kasvetli havanın karşısında gerçeklere dönüyorum.Yolumu kaybetmiş bir şekilde etrafa bakınıyorum. Ve ben hiç gerçekleşemeyecek hayallerimle beraber arnavut kaldırımlı yollarda yürümeye devam ediyorum.